Siyasete devam edecek mi, İmamoğlu ile sorun mu yaşıyor? Kılıçdaroğlu’ndan net yanıtlar
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti ile CHP arasındaki ‘normalleşme’ süreci, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile arasında yaşanan gerilim, eylülde yapılacak tüzük kurultayı gibi sıcak konulara dair görüşlerini paylaştı. T24’ten Murat Sabuncu’ya konuşan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler özetle şöyle:
‘Aramızda tartışırız ama…’
* (İmamoğlu ile sorun var mı) Parti içinde zaman zaman farklı düşünenler olabilir. Farklı düşünceleri, daha sağlıklı bir yol bulmak açısından olumlu görmek lazım. Yeni arayışlar ve yeni çözüm önerileri elbette olacaktır ve olmalıdır.
* Ülkemiz ne yazık ki çok ağır sorunlar yaşıyor. Sorunları aşmanın yolu tartışmaktan geçiyor. Akıl akıldan üstündür. Dolayısıyla biz kendi aramızda tartışırız, farklı öneriler gelir. Sonunda oturur buna bir karar veririz. O çerçevede çözümleri partinin çözümü olarak ortaya koyarız. Tek ve ortak motivasyonumuz Türkiye’dir.
‘Kim normalleşecekse buyursun, ben kabul etmeyeceğim’
* (Normalleşme sürecine nasıl bakıyor) Devleti bu hâle getiren sarayla ancak mücadele edilir. Normalleşme söylemi bunlara cesaret verir. Neyi konuşacaksınız? Neyi tartışacaksınız bunlarla? Eğer yasama organı yasama organı olmaktan çıkmışsa, yargı yargı organı olmaktan çıkmışsa, yürütme yürütme olmaktan çıkmışsa ve devletin tümü bir kişinin iki dudağından çıkacak söze bağlanmışsa, neyin normalleşmesini konuşacaksınız?
* Kurucu liderimize “ayyaş” diyen o. Kadınlarımıza “sürtük” diyen o. Muhaliflere “çapulcu” diyen o. Gençlerimizi “dindar-kindar” ayıran o. Partimize “çöp-çamur-çukur” diyen o. Genel Başkan’a “cibilliyetsiz” diyen o. Kim yumuşayacaksa, kim normalleşecekse buyursun. Ben asla bunları unutup kabul etmeyeceğim.
‘Siyasetin giriş kapısı vardır ama çıkış kapısı yoktur’
* (Genel başkanlık arayışı var mı) Ben partide genel başkanlık yapan bir kişi olarak elbette ki siyasetle yakından ilgilenmek zorundayım. Siyaseti göz ardı etmek, Türkiye’nin sorunlarına bakmamak, sorunlar konusunda üretilen çözümleri irdelememe gibi bir lüksüm yok. Bunlarla ilgilenmek zorundayım. Benim böyle bir sorumluluğum var. Bu sorumluluğu elbette yerine getiriyorum. Rahmetli Demirel’in dediği gibi, “Siyasetin giriş kapısı vardır ama çıkış kapısı yoktur.”